10 Mayıs 2012 Perşembe

Whole Wide World (Mindy Gledhill)

Tüm Dünyanın Tamamı

I’m gonna walk a hundred miles,
Yüz kilometre yürüyeceğim,
I’m gonna whistle all the while,

Bunu yaparken ıslık çalacağım,
If that’s what it takes to make me smile,

Bu beni gülümseten şeyse,
I’m gonna walk a hundred miles.

Yüz kilometre yürüyeceğim.

I’m gonna rend right up this hill,

Bu tepeyi parçalayacağım,
Summer sky or winter chill,

Yaz havası ya da kış soğuğu,
If I gotta take a break I will,

Bir mola vermem gerekirse vereceğim,
But I wanna rend right up this hill.

Ama bu tepeyi parçalayacağım.

I wanna hold the whole wide world

Tüm dünyanın tamamını tutmak istiyorum.
Right here in my open hands,

Tam burada, açılmış ellerimde,
And maybe I’m just a little girl,

Ve ben belki de sadece küçük bir kızım,
A little girl with great big plans.

Büyük, harika planları olan bir küçük kız.

I’m gonna go and take a chance,

Gideceğim ve şansımı deneyeceğim,
I’m gonna learn to ballet dance,

Bale yapmayı öğreneceğim,
Learn a little something about romance,

Aşk hakkında küçük bir şey öğreneceğim,
I’m gonna go and take a chance.
Gidip şansımı deneyeceğim.

I’m gonna live a crazy dream,

Çılgın bir rüya yaşayacağım,
Impossible as it may seem.

İmkansız gibi görünse de.
Doesn’t matter what the future brings,

Geleceğin ne getirdiği önemli değil,
I’m gonna live a crazy dream.

Çılgın bir rüya yaşayacağım.

I wanna hold the whole wide world
Tüm dünyanın tamamını tutmak istiyorum.
Right here in my open hands,

Tam burada, açılmış ellerimde,
And maybe I’m just a little girl,

Ve ben belki de sadece küçük bir kızım,
A little girl with great big plans.

Büyük, harika planları olan bir küçük kız.

I wanna hold the whole wide world
Tüm dünyanın tamamını tutmak istiyorum.
Right here in my open hands,

Tam burada, açılmış ellerimde,
And maybe I’m just a little girl,

Ve ben belki de sadece küçük bir kızım,
A little girl with great big plans.

Büyük, harika planları olan bir küçük kız.

You tell me, don’t try it,
Deneme, de bana,
I’m warning you that I won’t buy it. 

Seni, bunu almayacağım konusunda uyarıyorum.
All the failure is fleeting,

Tüm başarısızlıklar fani,
I trust it always has its meaning.

Bunun anlamına daima güvenirim.

I wanna hold the whole wide world
Tüm dünyanın tamamını tutmak istiyorum.
Right here in my open hands,

Tam burada, açılmış ellerimde,
And maybe I’m just a little girl,

Ve ben belki de sadece küçük bir kızım,
A little girl with great big plans.

Büyük, harika planları olan bir küçük kız.

I wanna hold the whole wide world
Tüm dünyanın tamamını tutmak istiyorum.
Right here in my open hands,

Tam burada, açılmış ellerimde,
And maybe I’m just a little girl,

Ve ben belki de sadece küçük bir kızım,
A little girl with great big plans.

Büyük, harika planları olan bir küçük kız.

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Speak Now (Taylor Swift)

Şimdi Konuş


I am not the kind of girl

Ben kaba bir şekilde 
Who should be rudely barging in
Bir düğüne dalabilecek 
On a white veil occasion
Türden bir kız değilim
But you are not the kind of boy
Ama sen yanlış kızla evlenmesi gereken
Who should be marrying the wrong girl
Türden bir erkek değilsin

I sneak in and see your friends

İçeri gizlice giriyorum ve arkadaşlarını görüyorum
And her snotty little family

Ve kızın aşağılık küçük ailesi
All dressed in pastel

Hepsi pastel renklerde giyinmiş
And she is yelling at a bridesmaid

Ve kız bir nedimeye bağırıyor
Somewhere back inside a room

Arkada, içeride bir odada
Wearing a gown shaped like a pastry

Pasta gibi şekli olan bir gelinlik giyiyor

This is 

Bu
Surely not what you thought it would be

Kesinlikle düşündüğün gibi olmayacak
I lose myself in a daydream

Kendimi bir hayalin içinde kaybediyorum
Where I stand and say

Duruyorum ve diyorum

Don't say yes, run away now

Evet deme, kaçalım şimdi
I'll meet you when you're out

Dışarıda seninle buluşurum 
Of the church at the back door
Kilisenin arka kapısında

Don't wait or say a single vow

Bekleme ya da tek bir yemin etme
You need to hear me out

Beni duyman gerekli
When they said "speak now"

Onlar "Şimdi konuş," dediğinde

Fun gestures are exchanged

Eğlenceler değişti
And the org-man starts to play

Ve orgcu 
A song that sounds like a death march
Ölüm marşı gibi bir şarkı çalmaya başladı

And I am hiding in the curtains

Ve ben perdelerin içinde saklanıyorum
It seems that I was uninvited 

Senin sevimli
By your lovely bride-to-be

Müstakbel gelinin tarafından davetli değilmişim gibi

She floats down the aisle 

Kız merdivenlerden aşağı 
Like a pageant queen.

Bir geçit alayı kraliçesi gibi süzülüyor.
But I know you wish it was me

Ama biliyorum, onun yerinde benim olmamı isterdin
You wish it was me (Don't cha?)

Benim olmamı isterdin (Di' mi?)

Don't say yes, run away now
Evet deme, kaçalım şimdi
I'll meet you when you're out

Dışarıda seninle buluşurum 
Of the church at the back door
Kilisenin arka kapısında

Don't wait or say a single vow

Bekleme ya da tek bir yemin etme
You need to hear me out

Beni duyman gerekli
When they said "speak now"

Onlar "Şimdi konuş," dediğinde

Don't say yes, run away now

Evet deme, kaçalım şimdi
I'll meet you when you're out

Dışarıda seninle buluşurum 
Of the church at the back door
Kilisenin arka kapısında

Don't wait or say a single vow

Bekleme ya da tek bir yemin etme
You need to hear me out

Beni duyman gerekli
When they said "speak now"

Onlar "Şimdi konuş," dediğinde

I hear the preacher say 

Duyuyorum, rahip diyor ki:
"Speak now or forever hold your peace"

"Ya şimdi konuş ya da sonsuza kadar sus"
There's the silence, there's my last chance

Bir sessizlik oluştu, son şansım
I stand up with shaking hands

Titreyen ellerimle ayapa kalkıyorum
All eyes on me

Tüm gözler üzerimde

Horrified looks from

Dehşete kapılmış bakışlar
Everyone in the room

Odadaki herkeste.
But I'm only looking at you.

Ama ben sadece sana bakıyorum. <3

I am not the kind of girl
Ben kaba bir şekilde
Who should be rudely barging in
Bir düğüne dalabilecek 
On a white veil occasion
Türden bir kız değilim
But you are not the kind of boy
Ama sen yanlış kızla evlenmesi gereken
Who should be marrying the wrong girl
Türden bir erkek değilsin

( Ha! )


Don't say yes, run away now
Evet deme, kaçalım şimdi
I'll meet you when you're out
Dışarıda seninle buluşurum 
Of the church at the back door
Kilisenin arka kapısında

Don't wait or say a single vow
Bekleme ya da tek bir yemin etme
You need to hear me out
Beni duyman gerekli
When they said "speak now"

Onlar "Şimdi konuş," dediğinde

And you say
Ve sen diyorsun:
"Let's run away now

"Hadi şimdi kaçalım
I'll meet you when I'm out 


Smokinimi çıkardığımda
Of my tux at the back door"
Arka kapıda seninle buluşurum"

Baby, I didn't say my vows

Bebeğim, ben yeminlerimi etmedim
So glad you were around when they said

Onlar "Şimdi konuş" dediklerinde etrafta olduğun için
"Speak Now"


Çok minnettarım


Not: Şarkı daha çok hikaye tadında. Cümleler uzun. O yüzden orijinal mısraların altındaki çeviri mısraları uyuşmayabilir. İkisini ayrı ayrı değerlendirirseniz sevinirim.

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Cell Block Tango (Queen Latifah)

Hücre Bloğu Tangosu

And now the six merry murderesses of the Crookem County Jail,
Ve şimdi Crookem County Hapishanesi'nden altı neşeli katil,
In their rendition of 'The Cell Block Tango'
Kendi sahnelemeleri olan "Hücre Bloğu Tangosu" ile.


Pop! Six! Squish! Uh uh, Cicero, Lipschitz!
Patlat! Altı! Ezik! Uh uh! Cicero! Lipschitz!
Pop! Six! Squish! Uh uh, Cicero, Lipschitz!
Patlat! Altı! Ezik! Uh uh! Cicero! Lipschitz!
Pop! Six! Squish! Uh uh, Cicero, Lipschitz!
Patlat! Altı! Ezik! Uh uh! Cicero! Lipschitz!

He had it coming, he had it coming

Hak etmişti, hak etmişti.
He only had himself to blame
Suçlanacak biri varsa oydu.
If you'd have been there, if you'd have seen it
Eğer orada olsaydınız, eğer onu görseydiniz
I betcha you would have done the same
Yeminle siz de aynısını yapardınız.
Pop! Six! Squish! Uh uh, Cicero, Lipschitz!
Patlat! Altı! Ezik! Uh uh! Cicero! Lipschitz!

You know how people have these little habits

Bilirsiniz bazı insanların küçük alışkanlıkları vardır.
That get you down like Bernie
Mesela Bernie,
Bernie like to chew gum, no, not chew, 
Bernie sakız çiğnemeyi severdi, hayır, çiğnemeyi değil, 
Pop!
Patlatmayı!

Like, I come home this one day and there's Bernie

Mesela, bir gün eve geldim, Bernie orada
Layin' on the couch chewin', no, not chewin', poppin'
Kanepede uzanmış, sakız çiğniyor, hayır, çiğnemiyor, patlatıyor
So, I said to him, I said
Ben de dedim ona, dedim ki:
"If you will pop that gum one more time..." and he did
"Eğer o sakızı bir daha patlatırsan..." Ve yaptı.

So I took the shotgun off the wall,

Duvardaki av tüfeğini aldım,
And I fired two warning shots, into his head
Ve iki uyarı atışı yaptım, kafasından.

He had it coming, he had it coming
Hak etti, hak etti.
He only had himself to blame,
Tek suçlu kendisiydi.

I met Ezekiel Young  from Salt Lake city about two years ago

İki yıl kadar önce Salt Lake şehrinden Ezekiel Young'la tanıştım.
And he told me he was single and we hit it off right away
Bana bekar olduğunu söyledi ve biz de hemen kaynaştık
So, we started living together
Yani, birlikte yaşamaya başladık.
He'd go to work, he'd come home, I'd fix him a drink, we'd have dinner.

İşe giderdi, eve gelirdi, ona içecek hazırlardım, akşam yemeği yerdik.

Then I found out, single, my ass!
Sonra öğrendim, bekar, b*k bekar!
Not only was he married, well,  he had six wives
Sadece evli değilmiş, altı karısı varmış.
One of those Mormons, you know.
Şu mormonlardan biri, bilirsiniz.


So that night, when he came home
İşte o gece eve geldi
I fixed him his drink as usual
Her zamanki gibi ona içecek hazırladım
You know, some guys just can't hold their arsenic
Bilirsiniz, bazı erkekler arseniklerini tutamazlar.

He had it coming, he had it coming
Hak etti, hak etti.
He took a flower in its prime
En güzel zamanda çiçeği aldı
And then he used it and he abused it
Sonra onu kullandı, suistimal etti
It was a murder but not a crime
Bu bir cinayetti, ama suç değildi.

Now, I'm standing in the kitchen
Şimdi, mutfaktayım,
Carvin' up the chicken for dinner
Tavuğu akşam yemeği için kesiyorum
And in storms my husband Wilbrin in a jealous rage
Ve kıyametleri koparan kocam Wilbrin kıskançlıktan kudurarak içeri girdi
"You've been screwin' the milkman"
"Sütçüyle yatıyormuşsun!"

He says and he kept sayin'
Söylemeye devam etti
"You been screwin the milkman"
"Sütçüyle yatıyormuşsun"
Then he ran into my knife
Sonra bıçağıma çarptı
He ran into my knife ten 
Bıçağıma on defa çarptı

If you'd have been there, if you'd have seen it
Eğer orda olsaydınız, görseydiniz
betcha you would have done the same
Yeminle aynısını yapardınız.

Mit kersek, en itt? Azt mondjok, hogy a hires.
Ne yapıyorum ben burada? O, bana ünlü olduğunu söylemişti.
Lakem lefogta a ferjemet en meg lecsaptam a fejet
Gölde, boğulduğunda, bunu ben yapmışım
De nem igaz, en artatlan vagyok
Ama bu doğru değil, ben masumum.
Nem tudom mert mondja Uncle Sam hogy en tettem
Sam Amcam yaptığımı söylediğinden mi bilmiyorum.
Probaltam a rendorsegen megmayarazni de nem ertettek meg
Polise anlatmaya çalıştım, ama anlamadılar


But did you do it?
Ama bunu sen mi yaptın?
Uh uh, not guilty
Uh uh, suçsuz.


My sister, Veronica and I had this double act
Kız kardeşim Veronica ve ben bu bir çift hareketi yapardık

And my husband, Charlie traveled around with us
Ve kocam bizim etrafımızda gezerdi
With the last number in our act
Hareketimizdeki son numarayla
We did 20 acrobatic tricks in our world
Dünyamızdaki 20 akrobatik hileyi yaptık

One two three four five, splits, spread eagles
Bir iki üç dört beş, bacaklarını dümdüz açarak eğilme, açık kartal duruşu
Flip flops, back flips, one right after the other
Takla, ters takla, birinin ardından diğeri

Well, this one night we were in Hotel Cicero
Bir gece Cicero Oteli'ndeydik.
The three of us, we were in this hotel room

Üçümüz bu otel odasındaydık
Boozin' and havin' a few laughs and we ran out of ice
Kafayı çekip bir çok kahkaha atıyorduk ve buz bitti
So I went out to get some
Biraz almak için dışarı çıktım


I come back, open the door
Geri döndüm, kapı açık
There's Veronica and Charlie
Orada Veronica ve Charlie
Doing number seventeen, the spread eagle
Numara 17'yı yapıyorlar, kartal duruşu
Well, I was in such a state of shock, I completely blacked out

Şoka uğramıştım, gözüm karardı

I can't remember a thing, it wasn't until later
Hiçbir şeyi hatırlayamıyorum, sonrasına kadar
When I was washing the blood off my hands
Ellerimdeki kanı yıkarken
I even knew they were dead
Öldüklerini anladım

They had it coming, they had it coming
Hak ettiler, hak ettiler
They had it coming all along
Hepsini hak ettiler

I didn't do it, and if I'd done it
Ben yapmadım, ama eğer yapmışsam da
How could you tell me that I was wrong?
Hatalı olduğumu nasıl söyleyebilirsiniz?

I loved Alvin Lipschitz, he was a real artistic guy, sensitive, a painter
Alvin Lipschitz'e aşık oldum, tamamen sanatsal biri, hassas, bir ressam
But he was always trying to find himself
Ama her zaman kendini bulmaya çalışırdı
He go out every night looking for himself
Her gece kendini bulmaya çıkardı
And on the way, he found Ruth, Gladys, Rosemary and Irving
Ve yolda, Ruth'a, Glayds'e, Rosamary'ye ve Irving'e rastladı.

I guess you can say we broke up because of artistic differences
Sanırım sanatsal farklılıklardan ayrıldığımızı söyleyebilirsiniz
He saw himself as alive and I saw him dead
O kendini hayatta gördü, ben onu ölü.

The dirty bum, bum, bum, bum, bum
Kötü serseri, serseri, serseri, seerseri, serseri
The dirty bum, bum, bum, bum, bum
Kötü serseri, serseri, serseri, serseri, serseri

They had it comin', they had it comin'
Hak ettiler, hak ettiler
They had it comin' all along
Hepsi onların suçu

'Cause if they used us and they abused us
Çünkü eğer bizi kullandılarsa ve taciz ettilerse
How could they tell us that we were wrong?
Nasıl yanlış olduğumuzu söylersiniz?

He had it coming, he had it coming
Hak etti, hak etti
He only had himself to blame
Tüm suç ona aitti

If you'd have been there, if you'd have seen it
Orda olsaydınız, görseydiniz
I betcha you would have done the same
Aynısını siz de yapardınız

If You will pop that gum one more time
O Sakızı bir daha patlatırsan...
Single my ass
B*k bekar
Ten timesOn kere



Miert csukott Uncle Sam bortonbe
Neden Sam amcam beni hapse kapattı?
Number seventeen, the spread eagle
Numara on yedi, kartal pozisyonu

Artistic differences
Sanatsal farklılıklar
I betcha you would have done the same
Yeminle siz de aynısını yapardınız



Not: Macarca olduğunu düşündüğüm kısımları İngilizce'ye çevirtip Türkçe'ye kendimi çevirdim. Hatalar olabilir.
Sözlerde gördüğüm yanlışlıkları düzelttim.